2 Ekim 2016 Pazar

Şirince Köyü

Son 3 haftadır o kadar yoğunduk ki arada gezebilsek de bir türlü yazma fırsatımız olmadı. Bu pazar sabahı uyanıp artık kendi payıma düşeni yazma vaktim geldi diyerek içimi bir yokladım ve mutluluk ve heyecanla karşılaştım. Artık resmen İzmir'de yaşayacak, burada güzelim bir köy okuluna gidip gelecek olmam hala dimağımda asılı kalmakta. Sanırım alışmam zaman alacak :) 

2 köy gezdik. Ama ben uzun uzun ikincisini yazmak istiyorum. Çünkü fotoğraf çekmeye resmen doyduğumuz iki gün yaşattı bize. İzmir'de köy denince ilk Şirince Köyü akla gelir diye düşünüyorum. Hah! Biz de tam o köye gittik. :) Kalabalık şehir hayatından kaçıp kafa dinlemelik bir yer arıyorsanız yaz aylarında Şirince hiç size göre değil. Belki bu mevsimlerde daha sakindir. Ama bizim gittiğimizde aşırı bir kalabalık olduğundan kendimizi yukarılara, ara sokaklara attık. 
 
En sevdiğim şey dar sokakları bir süre izleyip o yolda etrafımı inceleyerek yürümektir. Şirince'de buna çokça doydum. :) 
 
 
Ana caddede bolca hediye, yöreye ait eşya, yiyecek ve ünlü olduğu Şirince şarabı satan minik dükkanlar mevcut. Orada yaşayan hanımlar el işlerini sergilerken tezgahların yanında oturup bir taraftan da yenilerini üretiyorlar. 
 
 

 Köydeki evleri hemen hemen hiç bozmamışlar, büyük konaklar otele dönüştürülmüş. İçlerinin hemen hemen aynı durması, yine eski karyolalar, komodinler, aynalar ve annelerimizden gördüğümüz dantelli nevresim takımlarının kullanılması sanki 50-60 yıl öncesinde huzurlu bir uyku tutturmuşsunuz hissi veriyor. Fotoğrafları analoğumla çektiğim için odaların içini çekemedim ama mesela kaldığımız Erdem Konağındaki bir odanın penceresi şu şekilde: 
 
Ayrıca Batur da konağın girişini fotoğraflamış.
 
Akşama kadar gezip tozduktan, ara sokakları keşfettikten sonra akşam yemeğimizi yine bir konak bahçesinde, güzel bir canlı müzik eşliğinde yedik. Gündüz gezmesi iyi hoş da Şirince'de akşam gezmesi bir başka. Havanın tatlı serinliği insana huzur veriyor. Tamam, orayı bir gün gezmek yeterli, ama vaktiniz varsa akşam üzeri gidip bir gece kalıp ertesi gün öğle gibi geri dönmenizi öneririm. Çünkü sabahı da ayrı güzel. 
 
 
Sabah Batu'yla kahvaltılarımızı hızlıca yapıp elimizde makinelerimiz yine ara sokaklara daldık. Dünkü gittiğimiz yerleri daha sakin yakaladık. O saatte bir biz bir de çekik gözlü turistler gezintiye çıkmıştı hatta. :) 
 
Keşfedemediğimiz ara sokakları keşfederken bir turist çiftten bizi fotoğraflamasını istedik. 
 
Ve tabii ki ben, Baturum beni çekerken poz verebildiğimi keşfettiğimden beri yaptığım şekilde, onu sıkboğaz ederek bolca fotoğrafımı çektirdim. Yıllarca kamera arkasında kalmışım azıcık da önünde durayım, ne var yani? 
 
 
Tabii ben de arada onu çektim. 😌
 
2 günlük tatilimizden mutlu huzurlu ayrılırken bir de hava biraz daha serinken geliriz diye düşündük. Ancak o kadar çok gidecek yer var ki biraz daha sonraya bıraktık. Unutalım bakalım, tekrar geldiğimizde nasıl hissedeceğiz acaba diyerek. Özellikle bu mevsimde daha bir gidilesidir diye düşünüyor, size de ısrarla tavsiye ediyorum. 
Akşam serinliğinin ve ara sokakların tadını çıkarmanız dileğiyle. (İrem)
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder